TINI

KÜRATÖR:DERYA YÜCEL

SANATÇILAR: FİKRET ATAY, ANRI SALA

Sanat Konuşmaları: Fikret Atay & Derya Yücel
02.01.2020

 “Buradaki umut, insanların “var olmadan olamama” algısından sonra başlayabilir: 
varolmalıyız ve ancak ortaklaşarak varolabiliriz.”

Agamben, G.
“Gelmekte Olan Ortaklık”, çev. Betül Parlak, İstanbul: Monokl. 2012

Bilsart, 2 Ocak – 31 Ocak tarihleri arasında, küratörlüğünü Derya Yücel’in üstlendiği “Tını” isimli sergiye sahipliği yapıyor.

Mutlu yaşam fikri ile çerçelenmiş politik bir yaşam nasıl düşünülebilir? Ortaklıkları olmayanların ortaklığı mümkün olabilir mi? Agamben, politik felsefesi doğrultusunda çıplak olan hayattan, politik olan yaşama nasıl geçileceğine dair fikirlerini “Gelmekte Olan Ortalık” üzerinden ifade eder. Ortak amaçlar etrafındaki birlik olarak ‘birliktelik’ yerine ‘ortaklıkta temellenmeyen bir-aradalık’ düşüncesi konur. İleri sürülen, bir-aradalığın hiçbir aidiyet ortaya koymadan diğer yandan da en ortak olan üzerinden kurulabileceğidir. Ortaklaşmak, temsile dökemeyeceğimiz, kavramsallaştıramayacağımız bir yakınlıktır. ‘‘Siyaseti teşkil eden de bu nesnesiz bölüşüm, bu özgün birlikte-duyumsamadır’’. (s.78)

‘Ortaklıkta temellenemeyen’ ama en ortak olana referans vererek ses ve müzik olgusunu merkezine alan “TINI”, Anri Sala ve Fikret Atay’ın video üretimlerini yan yana getiriyor. Birlikteliğe (ortaklıkta temellenen) değil, ortaklığı olmayan bir-aradalığa vurgu yapan “TINI”, özgün bir birlikte-duyumsama üzerinden temelleniyor. Tekilliğin tüm özelliğini bünyesinde taşıyan ve tam da bu özgüllüğü ile ortaklaşabilen farklı tavırların bir aradalığının altını çiziyor. TINI, anlam olarak sesin ilişkisel doğası ile organize edilmiş seslerin (müzik) form, yapı ve duygu kombinasyonları ile ilgili bir ifadeden çok, bunlar arasındaki ayırt edilebilir özelliği olarak tanımlanıyor. Bir sesteki karakteristik ton rengi; perdesi, yüksekliği ve şiddeti aynı olsa dahi bu sesleri birbirinden ayıran nitelik olarak “TINI”, farklılıkların ortaklaştığı alana dair bir metafora dönüşüyor. Sanatçıların videolarındaki ortaklığın konseptini belirleyen ses, müzik ve ritim, kişisel bir deneyim olmaktan çıkarak kamusallaşıyor, farklı anlatılar ve ifade stratejileri üzerine kurulu bir ortaklığa dönüşüyor.

FİKRET ATAY

AQUAMAN

2 Ocak – 14 Ocak, 2020

Fikret Atay’ın 2019 tarihli video çalışması “Aquaman”, görüntüden önce gelen Def sesiyle başlıyor. Mekanı belirsiz bir doğa peyzajı içinde gördüğümüz yarı çıplak figür, defi çalmaya devam ederek yavaşça göle doğru ilerliyor. Ağır ağır suyun içine gömülen figürün eylemine devam etme uğraşı, suyun bu eylemi engelleyici gücü karşısındaki çabası bir tür sessiz mücadeleye dönüşüyor. Sesini duyurma-duyuramama, mücadele etme,- teslim olma, devam etme-edememe halinin göstergelerini sunan bu eylemlilik hali, yoğun bir irade savaşına dönüşüyor.  Sonu kestirilemez olsa da Aquaman, kararlılığını iletmek konusunda izleyiciyi ortak bir hissiyata taşıyor ve herşeye rağmen nefes alabilme umuduna ortak ediyor.

FİKRET ATAY hakkında:

Fikret Atay 1976’da Batman’da doğdu. Çalışmalarını Örebro, İsveç’te sürdürüyor. Doğu-Batı, gelenek-modernlik, sivil-askeri gibi kavram çatışmalarına odaklan video sanatçısı Atay’ın samimi ve basit yaklaşımı, izleyicilerin en küçük yerel meselelere daha geniş bir anlayışla bakmalarını sağlıyor. Günlük yaşamın farklı kavramlarını ele alan ve yaratıcılığın geri kazanım potansiyelini ortaya koyan Atay, siyasi baskıyı, askeri müdahaleyi, gelenek ve deneyi, yerel ve küresel arasındaki birleşimi sorgulamak için paradoksları kullanır. Müziği bir isyan ve gençlik umudunun sembolü olarak görmek olasıdır. Atay’ın bir videosunu izlerken duygularımızdan kurtulmamız imkânsız olduğundan, mizah anlayışını harekete geçirip onun içinde kayboluruz.

Eserleri, Centre Pompidou, Paris, Fransa; Castello di Rivoli, Torino, İtalya; MAXXI, Roma, İtalya; Pinchuk Sanat Merkezi, Kiev, Ukrayna; San Francisco, ABD Modern Sanat Müzesi; Çekiç Müzesi, LA; Chicago Çağdaş Sanat Müzesi; Portikus, Frankfurt, Yeni Müze, New York; MoMA PS1, New York, ABD gibi uluslararası müzelerde ve çeşitli sanat merkezlerinde sergilenen Atay, Sydney Bienali (Avustralya), Lyon Bienali (Fransa) ve İstanbul Bienali (Türkiye)gibi önemli bienallere davet edildi. Atay’ın video çalışmaları da önemli müze koleksiyonlarında yer almaktadır.