ŞİİRSEL AĞIRLIK

İSYAN VE MELANKOLİ

Sanat Konuşmaları: Emin Çelik & M. Wenda Koyuncu
02.02.22

Bilsart, küratörlüğünü M. Wenda Koyuncu’nun yaptığı “Şiirsel Ağırlık” isimli sergiye ev sahipliği yapıyor. Sergide sırasıyla Emin Çelik ve Nurcan Gündoğan’ın işleri yer alıyor.

Edebiyat, şiir yaşamın ağırlığına karşı koyabilir mi?

Kültürel/toplumsal olarak geçmişten devraldığımız karamsar miras ve geleceğin öngörülemez koyu sis bulutları içinde kaybolan hayal gücündeki azalma bugün’ün imgeleminde nasıl bir birliktelik inşa ediyor?  İtalo Calvino, Amerika Dersleri adlı kitabında edebiyatı yaşamın ağırlığı karşısında bir imkan olarak hafifliği sağlamanın bir yolu olduğunu önerir/anlatır.[1] Calvino’nun ‘’gelecek bin yıla’’ bırakılmasını arzuladığı bir değer olan hafifliğin veya hafifleşmeyi çağıran anlamın dilin kullanımı ve görsel uzam içinde varlığı bu manada kritik bir eşikte duruyor. Hafiflik dili, nesneler ve durumlar tarafından çevrelenmiş, gündelik ve resmi dilin buyurgan/kuşatıcı ağırlığına karşı bir kaçış noktası olarak belirmektedir. Yerçekimi içinde nesnelerin (tarih, söylem, yasa’yı kapsayan) ağırlığına karşı Dünya üzerinde bir bulut, bir toz tabakası, bir manyetik itkiler alanı olarak hafifliğin diliyle konuşmak bir çıkış yaratabilir.

Şiir, Barthes’in de deyimiyle dilin faşizan yapısını dağıtabilen, onunla kafa bulabilen bir özgürlük ve eylem alanı olarak biçimlenir.  Ses veya söz olandan görsel olanı sağaltmak da bu manada sonsuz bir imgelemin perdesini aralayabilir. Edebiyatın veya şiirin hafiflik dilinde kaçış noktalarının çokluğu, görsel olanın uzamını derinleştirir. 

Emin Çelik ve Nurcan Gündoğan dünyanın ağırlığından kaçmanın bir yolu/hafifliği olan şiire başvurarak bu ağırlık/hafiflik meselesini tartmaya başlıyorlar. Farklı coğrafyalardan ama hemen hemen aynı dönemlerde yaşamış, biri doğudan diğeri batıdan, iki şairin ve de bir bestecinin eserlerinden acı, keder ve kayıp duygularının ortaklaştığı ve ayrıldığı kıvrımlara işaret ediyorlar.

Emin Çelik

İsyan ve Melankoli

Emin Çelik, geçen yüzyıl başında yaşamış, savaşlara katılmış, büyük trajedilere tanık olmuş büyük dedesi Molla Ahmet Haydarî’nin Divan’nından kasidelerini Parajanov’a öykünen bir imgeselleştirme yoluyla dedesiyle iç içe geçen biyografik bir performans ortaya koyuyor. Genç yaşta ölen Molla Haydarî’nin tasavvufla başlayan yolcuğu, sürekli göçlerle, ayrılıklarla, acılara tanık olmakla derin bir melankoliye evriliyor. Çelik, büyük dedesinin nesne biriktirme, belge toplama şeklindeki arşivcilik pratiğini bir takım sembolik endüstriyel nesnelerle kendi arşivciliği ile birleştiriyor.

Nurcan Gündoğan

Rüya Gibi

Nurcan Gündoğan, Alman şair Friedrich Rückert’in ölen çocukları için yazdığı şiirleri yine Gustav Mahler’in o şiirler için bestelediği “Çocuğun Ölümü Üzerine Lied’ler(Şarkılar)” adlı eserini baz alarak çocuğa yönelik bitmeyen şiddet ve gaddarlığın politik ve toplumsal sürekliliğine eğiliyor. Bir çocuğun kısacık yaşamının hem kendisi hem de ailesi için bir tür rüya olduğu esprisiyle hareket eden sanatçı, bu rüyanın bir kabusa evrilebileceğini düşündürtüyor. Dünyanın ağırlığından kurtulmanın sığınağı olarak başvurulması gereken hafiflik eylemleri olarak edebiyat veya şiiri öneren Calvino’nun önerisi acaba gereken hafifliği sağlayabiliyor mu?


[1] Aktaran Murat Kacıroğlu, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/236887

EMİN ÇELİK

İSYAN VE MELANKOLİ

Eser sanatçının büyük dedesi Molla Ahmed Hayderi’nin şiirleri eşliğinde Hayderi’nin hayatını anlatmaktadır. Hayatını anlatırken sembolizm olarak endüstriyel öğeler kullanılmıştır. Molla’nın moderniteye karşı şiirindeki imgeler ile direnmesi eserin temel odağındadır. Videoda geçen dizeler, kullanılan görüntüler ile birlikte bugünü dışarda bırakmayan diyalektik bir arşivleme çabasındadır. Bir bellek ve arşiv çalışması niteliğinde olan eserin ismi Michael Löwy’nin İsyan ve Melankoli: Moderniteye karşı Romantizm kitabından gelmektedir. Eserde romantizm ve melankoli bir direnme aracı olarak karşımıza çıkar. Bunun mümkünlüğünü tartışır.

EMİN ÇELİK HAKKINDA

Üretimleri genel olarak heykel, enstalasyon ve video odağında olan Emin Çelik, çalışmalarında belirli bir temadan çok genelde uzlaşmazlıklar peşindedir. Estetik potansiyeli, uzlaşı ilişkilerinden arınmış veya o arınmaya işaret eden, bir çatlaktan sızan alanlarda arar. Üretimlerinin ana ekseninde bir sistemin çözümü ve o sistemin çerçevesinden taşma hedeflenir. Çalışmalarında genelde bir arşivci gibi hareket eder ve topladığı belgeler ile alternatif bir kütüphane oluşturmaya çalışır. Çalışmalarının yanı sıra odağında arşiv olan çeşitli belgeseller de çekmiştir.

Eğitim:

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Temel Eğitim Bölümü –Yüksek Lisans (2019-…)

Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Heykel – Lisans (2014-2018)

Marmara Üniversitesi, Sosyoloji (2012-2014)

Katıldığı Sergiler:

2020, 12. Teras Sergisi “Her Şeye Rağmen”, Elgiz Müzesi

2019 , Artist “Faust”, Tüyap Sanat Fuarı

2019, Evin Hatırladıkları: Bir İmge Dersi, Bozlu Art Project

2019, OMURGA, Karşı Sanat Çalışmaları

2018 , Artist “Deneyim”, Tüyap Sanat Fuarı

2018, Mixer Sessions III, Mixer Galery, Istanbul

2018, Değişim-Dönüşüm, İspirtohane, Istanbul

2018, Kurtulunmamış, Corpus Galery, Istanbul

2017, Parmakizi , DC Kozmos Galery, Istanbul