PAKET III

Sanat Konuşmaları: Elif Biradlı & Nazlı Yayla
27.06.2018

Bilsart 27 Haziran – 07 Temmuz tarihleri arasında Elif Biradlı’nın ‘Paket III’ isimli solo sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergi, ismini Elif Biradlı’nın Paket isimli serisindeki üçüncü çalışmasından alıyor.

“Paket” isimli üç videodan oluşan serisinde Biradlı, içinde farklı organları birleştirerek kapsayan, içeren ve sınır oluşturan deriyi konu edinir. Görme, duyma, tat alma ve koklama duyularından yoksun olarak yaşamına devam edebilen insan, derisi olmadan kendisini bir arada tutamaz ve kimliğini kaybederek herhangi bir bireyden ayırt edilemez. Çünkü deri, bedenin içiyle dışı arasındaki alış-verişi sağladığı şekilde içinde bulunduğu alandan bedenin yüzeyini ayıran deri kişinin ben temsilini de ifade eder. Fransız psikanalist Didier Anzieu’nün tanımına göre; “Çocuğun beninin, gelişmesinin erken evreleri sırasında, beden yüzeyi deneyiminden hareketle, kendini kendisine ben olarak temsil etmek için kullandığı bir şekillendirme”dir.

Serinin ilk videosunda, doğum kavramını üzüm yiyen yaşlı bir kadın bedeni üzerinden ele alan sanatçı, ikinci videoda yaşamla dolmuş çöp poşetleriyle deriyi tanımlar. Bilsart’ta gösterilen Paket III ‘te ise derisi üzerinden sıyrılmış bir beden, kendi sentetikliğine tezat oluşturacak şekilde kasaba girer ve et alır. Doğum-yaşam-ölüm çizgisindeki üçüncü ayağı ele alan bu videoda sanatçı, derisi soyulan etin acısını gıdıklanan bir bebeğin neşeli sesleriyle birleştirerek ölüme doğru atılmış ilk adım olan doğuma işaret eder.

ELİF BİRADLI HAKKINDA

1992 İstanbul doğumlu, Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat Tasarım Fakültesi Fotoğraf ve Video Bölümü mezunudur. Elif Biradlı’nın çalışmalarında kara mizahi bir sürrealizm gözlemlenebilir.  Temaları olan korku ve tutku arasındaki tansiyonu; primitif çizimler, kostümler ve maskelerle üretim sürecine de yansıtır. Bilinçdışının düzensizliğini ve dağınık akışını oyuncul bir yöntemle; bir slot makinesinin kolunu çekercesine durdurup, düzene  oturtur. Ortaya çıkan; sakin ama gerilimli, mizahi ama endişe verici, canlı ama uzuvlara ayrılmış manzaralardır. Bu manzaralarla sanatçı, insanın varoluş şokuna, yeniden üremeye ve doğum esnası deneyimlere ilişkin sahneler kurarak, kaotik olanı evcilleştirmeyi amaçlar.